Bu ayki FARKLI RÜZGARLAR köşemizde editörlerimizden Sn. Fazıl ALASYA bey ile birlikteyiz. GAP(Güneydoğu Anadolu Projesi) ve Mezopotamya ile ilgili çarpıcı yorum ve bilgiler ile dolu ve farklı resimler eşliğinde bir yolculuğa var mısınız? Kadim Mezopotamya ve GAP Medeniyetine Yolculuk ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..
Dış Ticaret Uzmanı
Fazıl ALASYA
alasyafazil@yahoo.com.tr
05337039616
Dostlar, 10-16 Nisan 2018 tarihleri arası otobüsle yaptığım 6 gece 7 günlük GAP Turunu keyifle tamamladım.
Yıllardır hayalimde olan bu Bölgede sırasıyla: Antakya,Şanlıurfa,Mardin,Diyarbakır,Adıyaman ve Gaziantep’i gezdik.Gezenlere tatlı bir hatırlatma, gitmeyenlere de güzel bir teşvik amacıyla seyahat notlarımı paylaşıyorum.
ANTAKYA : İskenderun üzerinden, Amik ovasının inanılmaz güzellikteki yeşil ve bereketli topraklarını seyrederek Antakya’ya girdik. Reyhanlı ve Halep’ten geçerken,sınırımıza kilometrelerce örülmüş beton duvarları gördük.Fırat ve Zeytindalı harekatıyla buralara bir huzur oturmuş.Ancak, yolboyu birçok noktada trafik ilginç zigzaglarla kesilmiş ve polis merkezleri Beton duvarlarla koruma altına alınmış. Devletimiz temkinli.
Antakya birçok medeniyeti ve dini sinesinde barındırıyor.Burada önce Hz.İsa’nın havarisi olan St.Pierre Kilisesini gezdik.Hristiyanlığın ilk kilisesi olan bu mekan biraz tepede kalıyor.Daha sonra Habibi Neccar Camiini gezdik.Hristiyanlığın ilk zamanları Hz.İsa bu bölgeye Havarileri Yuhanna ve Pavlus’u gönderiyor.Tebliğ yapan havariler inanmayanlar tarafından taşlanıyor.Kur’anda bahsedilen Habibi Neccar adlı iman etmiş bir zat taşlayanları engellerken öldürülüyor.İşte Habibi Neccar adına yapılan bu Camide, Neccar ve Havarilerin türbeleri var.Etkileyici bir mekan.
Şehir meydanındaki Sultan Sofrasında Sultankebabı yedik.Humusu savaş öncesi gittiğim Suriye’de yemiştim,ama buradaki daha nefisti.Zahter otunu ilk defa duydum,bunla yapılan Salataya da bayıldım.Yerel lezzet olarak Sultankebabı ve Tepsikebabını tavsiye ederim.Otantik ve karmaşık yollarla kaplı Uzun Çarşıyı gezerken,bize tavsiye edilen Künefeci Yusuf’u bulduk.Gerçekten farklıydı.Antakya’nın tepesine kurulu Grand Boğaziçi Hotel’de ise manzara keyifliydi.En güzeli de, Hotelin hemen yanından inilen meşhur Harbiye Şelalesi (Daphne Apollon). Şırıl şırıl akan sular ve şelalelerin olduğu bu yer güzel bir mesire alanı. Antakya’da diğer gezilecek mekanlar Ulu Camii,Antakya Kalesi,Katolik ve Protestan Kiliseleridir.
URFA: Urfa’ya girmezden önce Birecik “Kelaynak Üretme Çiftliği” ne uğradık. Dostlar, ülkemizin dünya Kuş Mirasında şerefli yeri olan bu Kuşlar,her yıl 12 Şubat-14 Ağustos arası buraya gelip,sonra Afrikaya göçüyorlarmış.5 yılda ürüyor,tek eşliler ve çok az yavru yaşayabiliyor. 50-60’lı yıllarda Tarım ilacından dolayı sayıları yokolmaya gidiyordu. Neyse ki devlet konuyu toparlamış.Gezdiğimiz Çiftlik bir mühendisin eşi ve kızıyla çalıştırdığı yerdi.Bu kuşlar Birecik halkı tarafından bereket sembolü kabul ediliyor.
Halfeti Batıkşehir: Dostlar,Okul yıllarında buraların Sular altında kalacağını duyar ve hayalimizde canlandırmaya çalışırdık.
Bu vesileyle GAP hakkında biraz bilgi vereyim :
Adıyaman, Batman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt ve Şırnak illerini kapsayan GAP Projesi bölgedeki tarım faaliyetlerini,verimliliği ve sulama imkanını artırmak, bu sayede tarımdan elde edilen gelirleri yükseltmeyi amaçlamaktadır.GAP Projesinde ilk kazma işlemi 1970 yılında yapılmış.Bölgede Hidroelektrik Santralleri’nin kurulmasıyla, elektrik üretimi,ormancılık ve sağlık alanlarında planlar eklenmesiyle proje, 80’li yıllarda bölgenin Kalkınma projesi halini almıştır. GAP Projesi ile 22 baraj, 19 hidroelektrik santral ve 1.7 milyon hektar sulu tarım yapılan alana ulaşmak amaçlanmıştır. Projenin toplam maliyeti 32 milyar dolardır. Enerji santrallerinin toplam gücü 7476 mw’tır. Bu rakam yılda yaklaşık 27 milyar kw/h enerji üretimine karşılık gelmiştir.
Proje sadece tarımsal faaliyetleri artırmayı değil, bölgede yaşayan gençlerin ve çocukların geleceğinin iyileştirmeyi kalkınmada adalet, çevre korunması, bölge halkının istihdamı, mekansal düzenlemeler ve altyapı geliştirmesi de yer almaktadır.
Evet Dostlar ,yukardaki kısa Bilgiden sonra, Halfeti‘ye geldiğimizde doğrusu şok oldum.Bir İlçe yok olmuş ve sular altında kalmıştı.Biz ise,Birecik Barajı suları üstünde harika bir Tekne Turu yaptık. Temiz, duru Sular ve çevresi nedeniyle Halfeti “CittaSlow” (sakin kent) ünvanı kazanmış. Tekneyle gezerken aklım ve duygularım beni suyun altında kalan evlere götürdü.Halen çevreye nakledilen insanların belki babası ve dedesi Su altındaki evlerinde doğmuştu.Acaba Onlar halen nasıl bir Hatıra taşıyorlardı…İnsanlar burada Turizme ve Tekne Turuna yönelmiş. Toprakla uğraşan bu insanlar,turizm konusunda çok acemi, ama tertemiz kalpleriyle bu açığı kapatmayı başarıyorlar.Suların üstünde bir tek Minare kalabilmiş.
Harran: Hz.İbrahimin kardeşinin ismi olan bu yörede dünyanın ilk Üniversitesi ve bilim merkezi varmış.MÖ.2000 yıllarına uzanan bir medeniyet.Bu topraklar Keban Barajı ile canlanıp,muazzam bir verim oluşmuş. Harran Ovasının bereketini gözlerimizle gördük,gururlandık. Meşhur Toprak Evlerde insanlar topluca yaşarmış.1980’lerden itibaren bu Evler artık Korumaya alınmış ve Turizme açılmış.
Urfa Merkezi: 9000 yıl öncesine dayanan ve insanları sımsıcak olan bu şehirde 9 peygamber yaşamış.Önce Hz.İbrahim‘in hikayesiyle ünlü Balıklı Göl’ü ziyaret ettik. (Aynzeliha veHalil-Ür RahmanGölleri) İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa’nın en çok ziyaretçi çeken yerlerindendir. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.
Dostlar, Hz.İbrahim Balıklıgöl çevresi Belediyece çok iyi organize edilerek Turizme sunulmuş.Şehirde caddeler geniş ve hareketli.Diğer önemli mekan ise Hz.Eyüp’ün Sabır Makamı denen yer.Müthiş ziyaret alıyor. Bilindiği üzere, Hz.Eyüp tüm malını kaybettiği gibi,vücudu yaralar içinde kalmış,ama hiç şikayetçi olmamış.En son, yaralar Diline geldiğinde “Yarabbi, herşeye kabul,ama Senin adını Zikretmem için Dilimi iyileştir” deyince Allah Ona Şifa nasip etmiş.İşte bu duaları bu Sabır makamında yapmış. Söylentiye göre Hz.Eyüp 160 yıl yaşamış.Ayrıca Kale ve Kanlı Mağaralar ilginç gezi yerleri…
GAP proje Sulamasıyla, Bölgede son 10 yılda Çorak araziden Akdeniz İklimine dönüş gerçekleşmiş.Doğrusu, Bursa’da tatmadığım lezzette Domates ve meyvalar yedim.Ayrıca bölge hayvanının Eti de çok lezzetli…Değişik tatlar olarak, öğleyin Şehzade Restoranda Lebene Çorbası,Urfanın meşhur patlıcan kebabı ve kaldığımız Harran Hotelde ise, Tepsi Kebabı ve Bostana denen Nar ekşili salata yedik.
Urfanın Dergah Çarşısı meşhur. İçiçe karmaşık yollarla birçok esnaf dükkanı gezilebiliyor ve alışveriş yapmamak mümkün değil.Çarşıda mola verdiğimizde içtiğim “Menengiç Kahvesi” ilginç geldi,tavsiye ederim..Yerel başlık olan Puşiyi Araplar Mor, Kürtler Kırmızı Beyaz ve Türkler ise Siyah Beyaz renkte takarmış.
Urfa deyince”Sıra Gecesine”gitmemek olmaz. Tam bir Show olayına dönüşmüş bu gecede,sizi Grup halinde bir Taş Evin Avlusuna alıyorlar.Ayakkabıları çıkartıp,Minderlere oturuyorsunuz.Bir çocuk başlıyor Ciğ Köfte yoğurmaya.İçine İsot katıldığından acıyı az hissediyorsunuz.Davul zurna çalıyor,biri türkü söylüyor,diğerleri hem oynuyor,hem de renkli Puşileri ve acı biberleri size gösteri bahanesiyle satıyorlar.Sonunda meşhur Mırra kahve getiriyorlar.Yörede Mırra fincanını yere koymak ayıpmış,kahve getiren bekarsa gönül almak için ona çeyiz parası bırakılırmış.
MARDİN: Yüksek tepeye kurulu olduğu için”Kartal Yuvası” olarak anılan yeni Mardin,oldukça gelişmiş ve Havalimanı çok yakın.Çok gezilecek yer olduğu için 2 gün kaldık.İlk gün meşhur Hasankeyf’e gittik.Dicle’nin sularında yapılan Ilıca Barajı bittiğinde burası da sular altında kalacak.İnsan düşündükçe şaşırıyor.Çevrede Zeynel bey ve İmam Abdullah Türbesi gezilebilir.Midyat ise,sanatın ve inancın merkezi sanki.İlçede bakır ve gümüş işçiliği çok gözde.Midyat sonrası Süryaniliğin önemli merkezi sayılan Deyrul Zefran Süryani Manastırı’ na geliyoruz.Çok geniş bir alana yayılan manastırda, profesyonel bir kafe de hizmet veriyor.Nihayet geliyoruz,daracık sokakları ile ünlü Eski Mardin’e.Gümüşçülük ve bakırcılık sanatının hakim olduğu Çarşıyı gezmeye doyamıyorsunuz.Bölgede Zincirli Medrese ve Kasımiye Medresesi özellikle görülmeye değer.
Mardin’deki turumuzu ünlü Dara Harabeleri ile tamamlıyoruz.Mezopotamya’nın Efes’i sayılan Dara,Büyük İskender ile Dara’nın savaşına sahne olmuş.Antik tiyatro,mezarlar ve yeraltında inanılmaz güzel ışıklandırılmış sarnıçlarıyla Dara harabeleri, tamamlanınca dünyadan çok ziyaretçi çekecek.Mutlaka geziniz.
DİYARBAKIR: Gezi programında olmasa da kısa bir mola verdiğimiz Diyarbakır, çok gelişmiş.Meşhur “Kaburgacı Selim”de yediğimiz “kaburga dolması” çok nefisti. Şehrin tam kalbinde yer alan Kale ve Surlar ise ayrı bir renk katıyor.
ADIYAMAN: Akşam ulaştığımız Hotel Euphrat dağa ve ovaya hakim bir yere kurulmuş.Amacımız,dünyaca ünlü Nemrut Harabelerine çıkıp, Güneş batışını izlemekti,ancak geç kalmıştık.Sabah çok erken kalkıp minibüslerle zirveye yol aldık.Daha sonra yayan 600 metre tırmandık.Dostlar hayatımda bu kadar heyecan ve keyif almadım dersem yeridir.Daracık taşlı yolda kaymamak için dikkatle ve soğukla mücadele ederek tam Güneş doğarken zirveye vardık.Gördüğümüz manzara harikaydı.Bir tarafta ortaokuldan bu yana hafızamıza çakılı Nemrut Harabeleri,diğer tarafta inanılmaz güzellikte güneş doğuşu.Müthiş sessizlik ve huzur insanı alıp götürüyordu.Mutlaka gelmeli buralara.Adıyamanda Bakırcılar Çarşısı da güzel.
GAZİANTEP: Antep,turistik yerleri,el sanatları ve nam salmış lezzetleriyle insanı bir anda cezbediyor.Kent,2015 yılında Unesco tarafından “Gastronomi Şehri” ilan edilmiş.Geniş caddeler,modern yapılar ve bilhassa Organize Sanayi bölgelerinin zenginliği dikkatimizi çekiyor.Antep’e girmeden önce GAP projesinin beyni Atatürk Barajı’nı ziyaret ediyoruz.Dostlar,bu devasa projenin ülkeme kazandırdıkları karşısında gözlerimiz yaşarıyor.Şehre varınca da önce “Zeugma Mozaik Müzesi”ni ziyaret ettik.Antakya’dakilerin de buraya nakliyle,diyebilirim ki bu Müze dünya çapında olmuş.İnanılmaz güzel ve değerli Mozaikler gördük.Düzenleme ve Güvenlik dikkat çekiciydi.
Antep’in Kalesi de şehrin içinde kalmış ve görkemliydi.Öğle yemeğini meşhur İmam Çağdaş Lokantasında yedik.Ali Nazik Kebap ve Gavurdağ Salatası yerel lezzetlerdi.Antep’te Kale yanından itibaren başlayan “Tarihi Bakırcılar Çarşısı” büyüleyici bir dünya.Baharatları,Bakırcıları,yöresel kahveler,binbir çeşit el sanatlarını gezerken zamanı unutacaksınız.Nostaljik Hanlarda mola vermek keyifli oluyor.Tarihi Yeni Han’da içtiğimiz Közde Kahve’nin tadı hala damağımda.Tarihi Gümrük Han ve Zincirli Bedesten’e mutlaka uğrayın.
Son Not : GAP Gezisi Güneydoğu’ya bakış açımızı değiştirdi.Çorak sandığımız topraklar,GAP projesiyle hayat bulmuş. Terörle aklımızın karıştırıldığı bu kentler,aslında Batı’dan aşağı kalmayacak zenginliğe kavuşmuş.İnanırmısınız,yöre insanları onlarla kucaklaşmaya gelmiş biz turistleri şaşırtan konukseverlikle karşılıyor.Kısaca bu şehirlerdeki esnafın gözünde bir Işıltıyı görmek mutlu etti bizleri.Bir an önce buraları görmeli ve hatta tekrar gitmeli derim.